Müzik Arsiv Merkezi

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

H a L i L i M

VATAN TV

SAADET PARTİSİ

SİNEMADA BUGÜN

KARSSPOR İÇİN ELELE

KARSSPOR İÇİN ELELE YARDIMLARINIZI BEKLİYORUZ

GÜNÜN HABERLERİ

En son konular

» Ceylan - Bir Daha Mı (2QQ8)
Geçmişten Günümüze Türk Mutfağı EmptyÇarş. Kas. 26, 2008 1:19 pm tarafından oktaban_1

» What Happens in Vegas [Burada Olan Burada Kalır] (2008) TürkceDubLaj DVDRip
Geçmişten Günümüze Türk Mutfağı EmptySalı Eyl. 30, 2008 2:00 pm tarafından oktaban_1

» Kesinlikle, Belki & Definitely, Maybe 2008 Türkce dublaj Dvdrip + Caps
Geçmişten Günümüze Türk Mutfağı EmptySalı Eyl. 30, 2008 1:54 pm tarafından oktaban_1

» Karadaki Yaratık & Yeti Snow Demon 2008 Türkce Dublaj DVDrip
Geçmişten Günümüze Türk Mutfağı EmptySalı Eyl. 30, 2008 1:47 pm tarafından oktaban_1

» Macera Adası - Nim's Island 2008 Dvdrip Türkce Dublaj + Caps
Geçmişten Günümüze Türk Mutfağı EmptySalı Eyl. 30, 2008 1:40 pm tarafından oktaban_1

» Leatherheads [İkili Oyun] (2008) TürkceDubLaj DVDRip
Geçmişten Günümüze Türk Mutfağı EmptySalı Eyl. 30, 2008 1:35 pm tarafından oktaban_1

» Savaş Sanatı 2 & Art Of War 2 (2008) Türkçe Dublaj
Geçmişten Günümüze Türk Mutfağı EmptySalı Eyl. 30, 2008 1:29 pm tarafından oktaban_1

» Altın Sesler--Unutulmayan Şarkılar (3 CD) (2008)
Geçmişten Günümüze Türk Mutfağı EmptyCuma Eyl. 05, 2008 2:01 am tarafından oktaban_1

» Asena - Haremde (2008)
Geçmişten Günümüze Türk Mutfağı EmptyCuma Eyl. 05, 2008 1:59 am tarafından oktaban_1


    Geçmişten Günümüze Türk Mutfağı

    avatar
    halilim_17


    Erkek
    Mesaj Sayısı : 200
    Yaş : 32
    Nerden : BURSA
    Kayıt tarihi : 08/05/08

    Geçmişten Günümüze Türk Mutfağı Empty Geçmişten Günümüze Türk Mutfağı

    Mesaj tarafından halilim_17 Paz Mayıs 25, 2008 10:52 am

    Türk mutfak kültürünü incelerken, Türklerin 10. ve 11. yüzyıllara dayanan Orta Asya geçmişinden günümüze uzanan derin bir tarihsel süreçle karşılaşırız. Göçebe mutfak kültüründen, Anadolu’ya, Selçuklu mirasından, Bizans Geleneğine, İran-Abbasi mutfak geleneğinin etkilerinden ve uzun Osmanlı geçmişine, ve bu geçmiş içinde cemaat mutfakları ile olan alışverişe bugün tanımladığımız Türk mutfağı yüzyıllar boyunca değişerek, zenginleşmiş ve olgunlaşmış büyük bir kültürel mirastır. Bahsettiğim mutfak yani “Türk Mutfağı” daha çok İstanbul mutfak kültürü olarak tanımlayabileceğimiz yüksek mutfak anlayışıdır. Bu tanımı yapmakta fayda görüyorum çünkü Türkiye’de bugün var olan yöresel mutfaklar kendi içlerinde ayrı bir tanımlama ve inceleme sahası gerektirecek kadar özel ve zengindir. Ve yine belirtmekte yarar gördüğüm başka bir nokta, “yüksek mutfak anlayışı” olarak kastettiğim mutfağın Osmanlı saray ve konak mutfaklarında gelişip 19. yüzyıldan itibaren yazıya dökülmüş olan yemek kültürü olduğudur. 1844’de yayınlanmış olan Mehmed Kamil’in “Melceü’t-Tabbahin” adlı yemek kitabından, Ekrem Muhittin Yeğen’in 1970’lerde yayınlanan bugün yemek kitabı klasikleri arasında sayılabilecek olan “Alaturka ve Alafranga Yemek Öğretimi” adlı 2 ciltlik kitabına baktığımız zaman bahsettiğimiz İstanbul Mutfak anlayışını görürüz.


    Geçmişe doğru yapılan bir yolculuk ile klasik Türk mutfak anlayışının temel özelliklerini nasıl tanımlarız? 15. yüzyılda İstanbul’un fethi ile başlayan bir süreç içinde 19. yüzyıl sonlarına kadar gelişen Osmanlı Saray Mutfak Kültürü geleneğinde kuzu ve koyun etiyle hazırlanan kebap, yahni, külbastı, kızartma ve köfteler, pirinç pilavının envai çeşitleri, tahıl ve baklagillere dayanan et suyu ile pişirilmiş çorbalar, yaş ve kuru meyveler ile hazırlanmış hoşaf, şerbet, şurup, reçel, çevirmeler, börek çeşitleri, etli dolmalar, sebzeler ile hazırlanan bazı tencere yemekleri, tavuk ve balık ile hazırlanan kebap, yahni ve külbastılar,- helva çeşitleri, sütlü tatlılar, baklava, güllaç ve kadayıfları görürüz. Yemekler her zaman sadeyağ yani tuzsuz tereyağı ile pişirilmektedir. Baharat kullanımı Ortaçağ Avrupa sın da ya da Hint mutfağında olduğu kadar olmasa de oldukça yaygındır. Erken dönem Osmanlı Saray mutfağında kullanımı daha yaygın olan kuru ve yaş meyvelerin baharat olarak et ve pilavlarda kullanımı 19. yüzyıl mutfak geleneğinde azalmıştır. Et çeşitleri içinde dana eti tercih edilmemekte mevsimi ise kuzu diğer zamanlarda ise koyun eti kullanılmaktadır yemeklerde. Tavuk ve piliç gibi kümes hayvanlarının yanı sıra güvercin, keklik, kaz, bıldırcın, ördek ve 18. yüzyıldan itibaren Amerika menşeli hindi saray mutfak geleneğinde zengin sofralara sunulan ayrıcalıklı tatlar arasındadır. Bazı araştırmacıların savunduklarının aksine balık Osmanlı Saray mutfağında Sultan ve çevresinin severek tükettiği lezzetlerin içinde yer almaktadır. Domates ve domates salçası Osmanlı mutfak geleneğinde yoktur. Colombus’un Avrupa’ya kazandırdığı lezzetler içinde bugün Akdeniz mutfağı için çok önemli yere sahip olan domates Osmanlı mutfağına 19. yüzyılın ikinci yarısından sonra girmiştir. Türk mutfağında sevilerek çok kullanılan domates ve domates salçası kullanımı 20. yüzyıl başlarında başlayan bir yeniliktir. Tencere yemekleri geçmişte koruk, limon suyu, nar ekşisi, ve tabii ki soğan ve çeşitli baharatlar ile tatlandırılırdı. Saray mutfaklarında sıradan halkın tükettiği bulgur yerine pirinç, bal- pekmez yerine şeker, esmer ekmek ve yufka yerine beyaz mayalı ekmek çeşitleri tüketilirdi. Domates, fasulye, patates, hindi, kakao, mısır, bazı kabak çeşitleri Amerika kıtasının keşfinden sonra, yani 15. yüzyıldan sonra Osmanlı mutfağına girmiştir. Hemen değil 18. ve 19. yüzyıllarda.
    19. yüzyılda batıya açılan Osmanlı Sarayı, mutfak kültüründe de Avrupa’dan etkilenmiştir. Önceleri sofra adabında yenilikler benimsenmeye başlamış, sini yerine masa, minder yerine sandalye, ortak kullanılan tabak yerine bireysel tabak ve beraberinde çatal, bıçak ve su takımları saray ve konaklarda yer almaya başlamış. Yemek odaları Sultan Abdülhamit döneminde yaygınlaşmaya başlamıştır. Avrupa kültürü Osmanlı Mutfağını da etkilemeye başlamıştır 1850’lerden sonra. Osmanlı sarayında başka bir yenilik olan 19. yüzyıl sonuna ait mönülerden gözlemlediğimiz kadarıyla Fransız yemekleri Türk yemekleri ile bir arada sunulmaya başlanmıştır bu dönemde. Eş zamanlı olarak Osmanlı yemek kitaplarında rozbif, biftek, omlet, alafranga gevrek, pate, garnitür, sos gibi Avrupa kökenli yemek tarifleri yayınlanmıştır. Alafranga tatlar zaman içinde Türk mutfak geleneğine eklemlenmiş çoğu zaman yeni bir biçimde yorumlanarak yemek tarifleri arasında bugün alıştığımız lezzet kalıpları içinde yer almıştır. Ekrem Muhittin Yeğen’in “Alaturka ve Alafranga Yemek Öğretimi” adlı kitabı bu iki kimlikli Türk mutfak anlayışını çok güzel sergilemektedir.

    Son elli, altmış yıl klasik Türk mutfak geleneğinin yapısının değişimi üzerinde çok etkili olmuştur. Sanayi toplumunun gereklilikleri ve getirdikleri, beslenme biliminin ortaya çıkışı ve gelişimi tüm dünyada olduğu gibi klasik Osmanlı-Türk mutfak geleneğini de etkilemiştir. Örneğin geçmişte tercih edilen tereyağ ya da “sade yağ” yerini önce margarine daha sonraları zeytinyağı ve diğer sıvı yağlara terk etmiş; küçümsenen dana eti kuzu ve koyun etinin yerini almış; zenginliğin göstergesi beyaz ekmek yerini tercihen doğal köy ekmeklerine bırakmıştır. Bugün bahsettiğimiz mutfak geleneği birkaç klasik esnaf lokantası, anne ve anneannelerimizin mutfağı ve eski yemek kitaplarında yaşamaya devam etmektedir. Genç kuşak klasik “Türk Mutfağını” ya da diğer bir deyişle “İstanbul mutfağını” sadece hatıra ve anılardan tatmaktadır zaman ilerledikçe...







    Logged

    --------------------------------------------------------------------------------
    "KahpeLerin Ve ŞerefSizLerin DünyaSında Yaşıyorum!
    KiLit Vurdum HisLerimee..
    NefretimLe DoLup Taşıyorum Ve Söz Weriyorum
    İntikam aLma SıraSı Bana qeLdiqinde
    Dünyanın Şah Damarını Keseceqim!!"

    Takdir-i Huda kuvve-i bazu ile sönmez ! Bir şem'a ki Mevla yaka üflemekle sönmez !!!*

      Similar topics

      -

      Forum Saati Paz Mayıs 19, 2024 2:50 pm